Olması gerektiği gibi bırak...


                 Ruhunu bırak. 

Olduğu yerde, olması gerektiği gibi... Çok kıymetlisin, farkına var!

Göz yaşlarına hapsettiğin o kelimeleri, denize bıraktığın o anları güneşe bırak...

Bırak ki dalların arasından vursun yüzüne güneş, derin derin işlesin içine. 

Hisset ısındığını, rüzgarın saçlarını okşadığını ve gör özgürce kanat çırpışlarını...     


       Özgürlük ve güç uğruna savaşını hisset doyasıya. Çünkü şimdi hissedersen ayakların olmaktan huzur aldığın o yerlere ve insanlara götürecek. Keyifli kahkahaların duyulacak şehrin sokaklarında...             Sonbaharın rengarenk kollarına bırak kendini, o ahenge bırak. Olgunlaşmanın ne kadar zor olduğu hatırlatsın sana. Tamda olması gerektiği gibi. 


Bazen bir gün doğumuyla bazen cama vuran dolu sesleriyle... Bazen de balkonunda sevişen kuşların cıvıltısıyla uyan.. Bazen de bir müzikle, kimi zaman hıçkırıklarla, çoğu zaman gök gürültüsüyle ya da bir ay ışığı ile uyu... Tam olması gerektiği gibi. Bırak ruhunu o ana! Çünkü bir daha geri gelmeyecek, tekrarı olmayacak... Çocukluğu gençliğin olgunluğun ve yaşlılığın... Tıpkı mevsimler gibi yaşa. 

Kaç yağmur atlattığını, ne kadar sıcak güneşte kavrulduğunu                                                                                        ve çoğu zamanda ne sokaklarda kaybolduğunu hatırla!      

Unutma ki bu hayatta yaşadıklarını hissettiklerini senden daha iyi kimse bilemez.                                    Kendine inandığın ve güvendiğin sürece ne mevsimler geçecek keyifle.                                                   


Yorumlar